01 Ağustos, 2009

26. Sayısıyla "Şehvar" Karşınızda

"bir göl nasıl uyandırılır bilmem
neresine dokunulur bir taş atsam korkup sıçrar mı
bilmem bir göl nasıl uyandırılır" / Ali Ural


Editören:

mine: üzgünüm
hoca: neden
mine: iki satır bir şey yazamıyorum
mine: dergi için
hoca: yazabilirsin
mine: yazmasam olur değil mi?
mine: dergi hazır zaten
hoca: hımm
hoca: sunuş falan yazılacak
mine: evet
mine: ondan söz ediyorum
mine: yazamadım diye
hoca: :)
hoca: olmaz öyle şey
mine: olmaz dimi?!!!

Hoca için olmaz demesi kolay, bende biliyorum olmadığını, iki üç kelime dâhi olsa yazmam gerektiğini ama yazamıyorum işte. Yazmak konusunda istekli fakat gayretli ve başarılı biri değilim. Yazabilmek için çok uğraşıyorum. Karşımda, beni nasıl dolduracaksın der gibi duran bu ter temiz beyaz sayfadan nasıl korktuğumu anlatamam. Kelimeler bana, kaşlarını çatmış, haylaz bir çocuk gibi davranırken, ben onlarla, dost olup güzel bir oyun kurmak için uğraşıyorum. Bu haylaz çocukla anlaşıp hiç olmazsa bir sunuş falan yazabilsem...

Yazar İbrahim Paşalı dergimiz için “küçük, istikrarlı ve ‘net’ olan şeyler daima daha etkilidir” demişti. Neredeyse onuncu yılını doldurmuş olan dergimiz, Rabbimin izniyle bu iltifatı hak ettiğini sanırım gösterdi. Yazılarını kullandığım değerli yazarlarımızın da rızasıyla inşallah yoluna devam edecek. Her sayıda olduğu gibi, yine severek hazırladım. Beğenerek okumanız dileğiyle.

2 yorum:

reca dedi ki...

ali uralın şiirlerinin yüzde doksanını anlamıyorum ya ,yazıları on numara ama ona diyecek bişey yok
yüzde ondan bitane yazayim

adam asmaca

Bir oyundu, çocukluğumuzda oynardık
önce nokta nokta bir cümle
ve sonra bir harf sorardık
ilk bilemediği harfe bir kafa
ikincisine bir gövde
çizgilerden darağacı kurardık
çocuktuk,güzel oyunlarımız vardı
boş vakitlerimizde
birbirimizi asardık

ahiretzad dedi ki...

yazarının dışında kim anlayabilir ki şiirin içindekini, teşekkür ederiz.