Ah merhaba, hoş geldin, seni bekliyorduk ne zamandır. Arkadaşların Receple, Şaban haber vermişti, hemenardımızdan gelecek demişlerdi. Hoş geldin, sefalar getirdin. Yine elin kolun dolu gelmişsin. Senin bizlerle olman yeterli, gündüzümüzü, gecemizi varlığınla aydınlatman, huzur ve bereketi getirip, ruhumuzu arı duru feyzinle cilalaman yeterli biliyorsun değil mi sevgili Ramazan.
Seninle evlerimizde, bir ay sürecek tatlı bir heyecan başlayıp, yaşantımız bir süreliğine mutat olan düzeninden çıkacak. Sahur ve iftar telaşları başlayacak. Bize hem sabrı hem de biz farkında olmadan hızla geçen vaktin kıymetini öğreteceksin.
Mukabele için gündüz, teravih namazı için gece camilere koşulduğundan, bu güzel mekânlar her zamankinden fazla dolup taşacak. Senin bereketin her yeri kuşatacak, bereketin sahibinin izni ile.
Ramazan! Bizi kuşat, sarıp sarmala. Aklımıza, ruhumuza, kalbimize nüfuz et. İçimize öyle işle ki seninle tekrar görüşeceğimiz güne kadar etkisi geçmemiş olsun.
Ramazan! Geldiğine memnunuz, memnun olmayan var mıdır ki?
Ramazan! Sen de bizden memnun kalacak mısın ki?
Ramazan! Hoş geldin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder