Danone meyveli yoğurtta şok rapor!..
Romanya Sağlık ve Gıda Güvenliği müfettişlerinin yaptığı denetimlerde Danone firmasına ait bazı meyveli yoğurtlarda kanserojen madde tespit edildi.
Romanya Sağlık ve Gıda Güvenliği (ANSVSA) müfettişlerinin yaptığı denetimlerde Danone firmasına ait bazı meyveli yoğurtlarda kanserojen madde tespit edilmesi üzerine bu ürünlerin satışı durduruldu.
Sağlık müfettişlerinin bir ihbar üzerine bazı marketlerde yaptıkları denetimler sonucu Danone Romania’ya yoğurtlar laboratuvarlarda incelemeye alındı. İnceleme sonucunda vişneli ve karışık meyveli yoğurtlarda kansere neden olan zehirli madde tespit edildi. Bunun üzerine bu yoğurtların satışı durduruldu. Açıklamada, bu yoğurtlarda ek madde olarak Hint fasulyesinden elde edilen ‘Guar sakızı’nın kullanıldığı belirtildi. Şirket yetkilileri ise adı geçen ürünleri piyasadan çektiğini açıklamakla yetindi.
CİHANGIDA RAPORUNUN NOTU: Haberde guar sakızı diye geçen maddenin literatürdeki adı Guar Gum veya Guar Zamkıdır. Avrupa Kotlama sisteminde E 412 ile gösterilmiştir. Hint salkım fasulyesin (Indian cluster bean)den elde edilen diyetsel liflerdir. Guar gum çoğunlukla kıvam artırıcı olarak reçel, marmelat, meyve suları, dondurma gibi gıda maddelerinde, ilaç ve kozmetik sanayiinde katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Ancak çeşitli ülkelerin tıb uzmanlarınca yürütülen araştırmalarda önemli yan etkiler oluşturduğu ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmaların bazılarına göre meydana getirdiği yan etkiler şöyledir.
1- Karında tokluk hissi oluşturması sebebi ile yemek yeme isteğinin azalması
2- Yemek borusunu tıkamaya sebep olabilir
3- 10 ila 20 katı su alarak şişebilen guar gum sindirim sistemini bloke edebilir
4- Pek çok araştırmanın gözden geçirilmesi ile, zayıflama üzerinde bir etkisinin olmadığı gösterilmiştir
5- Alkol içeren bir ilaç veya gıda guar gumla alınırsa, zihin problemleri, mide bulantısı veya kusma, bayılır gibi hissetme veya bayılma, yürüme ve konuşma güçlüğü, titreme ve felç gibi sonuçlarla karşılaşılabilir.
6- Guar gumla diabetik(şeker hastalığı) ilaçlar birlikte alınırsa, kan şekerinin çok fazla düşmesine neden olabilir. Görme bulanıklığı, dilde titreklik ve peltelik, baş ağrısı, terleme hissi, çok mecalsiz hissetme ve uyuma isteği, sinirli ve aç hissetme, düzensiz kalp atışları
7- Kabızlık, Mide ve barsaklarda aşırı gazlanma, karında şişkinlik oluşabilir
8- Hamile ve emzikli hanımlar, yutma güçlüğü olanlar, yüksek tansiyon veya kalp ve damar rahatsızlığı olanlar guar gumlu maddelerden uzak durmalıdırlar
9- Nefes alma problemleri, gırtlak ve göğüste tıkanıklık, göğüs ağrısı, deride kurdeşen, döküntü, kaşıntı ve şişlik olanlar da guar gumlu gıda ve ilaçlardan uzak durmalıdır.Bu haber bizi yalnızca bir markaya dikkat etmekle sınırlamamalıdır. Bu katkı maddesini içeren bütün ürünleri sorgulamamıza vesile olmalıdır. http://www.gıdaraporu.com/
Bunları biliyor musunuz?
İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğar ama yetişkin olduklarında bu sayı 206`ya düşer.
Akrepler ve bazı örümcekler yavrularını sırtlarında taşırlar.
Kaptan Cook, Antartika hariç bütün kıtalara ayak basan ilk insandır.
İstokozların kanı mavi renktedir.
Akrepler 1 yıl aç ve susuz yaşayabilir. Kopan organları yeniden oluşur. Radyasyona çok dayanıklıdırlar.
Hastalanmayan tek hayvan köpek balıklarıdır.
Timsahların dilleri damaklarındadır.
Boğalar renk körüdür, bundan dolayı rengi ne olursa olsun, matadorun elindeki beze saldırırlar.
Yarim kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
Kalınlığı ve büyüklüğü ne olursa olsun hiçbir kağıt parçası 7 kereden fazla katlanamaz.
Bir insanın çevreye yaydığı ısı 200 wattlık bir lambanın çevreye yaydığı ısıya eşittir.
şehvar 6
Siteme hoş geldiniz.Burada yayınlanan yazılar benim okuyup da beğendiğim ve sizlerle paylaşmak istediğim, kaynak gösterilerek yayınlanan yazılardan oluşuyor.Blog sahibesi olan ben, siz misafirlerime keyifli okumalar diliyorum.
10 Eylül, 2007
Faydalı Kısa Bilgiler / 2
Eve Giriş Çıkış Adabı
1. Kapının sağında veya solunda durmak.
2. Kapıya 3 defa vurmak, izin verilir ise, içeriye girmek, izin verilmez ise geri dönmek.
3. Eve girince ve çıkarken “Esselamü Aleyküm” diyerek selam vermek.
4. Evden çıkınca “Bismillahi tevekkeltü al-Allah la havle vela guvvete illabillah” demek.
Yemek Yeme Adabı
1. Sofra hazırlanırken yardımcı olmak.
2. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.
3. Büyükleri sofraya oturmadan sofraya oturmamak.
4. Besmele çekip, Allah’a vermiş olduğu nimetler için şükür etmek.
5. Yemeğe önce yaşça veya mevkice büyük olan kişinin başlaması uygundur.
6. Sağ eliyle yemek.
7. Lokmayı ağza göre almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak.
8. Lokmayı yutmadıkça ikinci lokmaya el uzatmamak.
9. Önündeki yemeği soğutmak için, yemeğin içine üflememek.
10. Başkalarını tiksindirecek, iğrendirecek harekette bulunmamak ve söylememek.
11. Ağızda yemek varken konuşmamak, gülmemek.
12. Başkasının lokmasına ve yediğine bakmamak.
13. Elini yemek kabına silkmemek ve lokmayı ağzına götürürken başını tabağa doğru uzatmamak.
14. Yemek seçmemeye özen göstermek.
15. Yemeği aynı kaptan yiyip, tabağın ortasından değil, kendi önünden yemek.
16. Lokmasını ve aldığı yemeği bitirmek.
17. Tabaklarda artık, sofrada kırıntı bırakmamak.
18. Toplu yemek yenirken herkes yeyip bitirmedikçe sofradan kalkmamak.
19. Yemek bitince “Elhamdülillah” demek.
20. Yemeği yapana teşekkür etmek.
21. Sofra kaldırırken yardımcı olmak.
22. Yemek sonrası elleri yıkamak, dişleri fırçalamak.
23. Sokaklarda yemek yememek ve içmemek.
24. Gezinerek yemek yememek.
25. Helalinden, temiz yemek ve Allah’a şükretmek.
26. Acıkmadan yemek yememek. Bir hadis-i şerifte: “Sizden biriniz yiyeceği zaman sağ eli ile yesin, içeceği zaman da sağ eli ile içsin. Zira şeytan sol eliyle yer, sol eliyle içer.” buyurulmuştur.
Su İçme adabı
1. Besmele çekmek.
2. Suyu bardaktan (veya tasdan) içmek.
3. Suyu oturarak içmek.
4. Bardağı sağ el ile ağıza götürmek.
5. Bardağın içine nefes vermemek.
6. Suyu üç yudumda içmek sonunda Elhamdülillah demek; su içmenin adaplarındandır.
Tuvalet Adabı
1. Tuvalete girmeden önce ve çıktıktan sonra dua etmek.
2. Sol ayak ile girmek.
3. İhtiyacı ayakta değil, oturarak gidermek.
4. Tuvalette konuşmamak, bir şeyler yememek, oyalanmamak.
5. Tuvaletten çıkmadan temizlik kontrolü yapmak (elleri yıkamak).
6. Sağ ayak ile çıkmak.
7. Çıkınca “Gufraneke” demek, adaptandır.
Yatma Adabı
1. Yatmadan önce elleri yıkamak.
2. Dişleri fırçalamak.
3. Kıyafetlerle değil, pijamalarla yatmaya özen göstermek.
4. Giysilere sağdan giymeye başlamak.
5. Besmele çekip sağ tarafa doğru dönüp yatmak.
6. Yatmadan önce dua etmek, adaptandır.
şehvar 4
1. Kapının sağında veya solunda durmak.
2. Kapıya 3 defa vurmak, izin verilir ise, içeriye girmek, izin verilmez ise geri dönmek.
3. Eve girince ve çıkarken “Esselamü Aleyküm” diyerek selam vermek.
4. Evden çıkınca “Bismillahi tevekkeltü al-Allah la havle vela guvvete illabillah” demek.
Yemek Yeme Adabı
1. Sofra hazırlanırken yardımcı olmak.
2. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.
3. Büyükleri sofraya oturmadan sofraya oturmamak.
4. Besmele çekip, Allah’a vermiş olduğu nimetler için şükür etmek.
5. Yemeğe önce yaşça veya mevkice büyük olan kişinin başlaması uygundur.
6. Sağ eliyle yemek.
7. Lokmayı ağza göre almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak.
8. Lokmayı yutmadıkça ikinci lokmaya el uzatmamak.
9. Önündeki yemeği soğutmak için, yemeğin içine üflememek.
10. Başkalarını tiksindirecek, iğrendirecek harekette bulunmamak ve söylememek.
11. Ağızda yemek varken konuşmamak, gülmemek.
12. Başkasının lokmasına ve yediğine bakmamak.
13. Elini yemek kabına silkmemek ve lokmayı ağzına götürürken başını tabağa doğru uzatmamak.
14. Yemek seçmemeye özen göstermek.
15. Yemeği aynı kaptan yiyip, tabağın ortasından değil, kendi önünden yemek.
16. Lokmasını ve aldığı yemeği bitirmek.
17. Tabaklarda artık, sofrada kırıntı bırakmamak.
18. Toplu yemek yenirken herkes yeyip bitirmedikçe sofradan kalkmamak.
19. Yemek bitince “Elhamdülillah” demek.
20. Yemeği yapana teşekkür etmek.
21. Sofra kaldırırken yardımcı olmak.
22. Yemek sonrası elleri yıkamak, dişleri fırçalamak.
23. Sokaklarda yemek yememek ve içmemek.
24. Gezinerek yemek yememek.
25. Helalinden, temiz yemek ve Allah’a şükretmek.
26. Acıkmadan yemek yememek. Bir hadis-i şerifte: “Sizden biriniz yiyeceği zaman sağ eli ile yesin, içeceği zaman da sağ eli ile içsin. Zira şeytan sol eliyle yer, sol eliyle içer.” buyurulmuştur.
Su İçme adabı
1. Besmele çekmek.
2. Suyu bardaktan (veya tasdan) içmek.
3. Suyu oturarak içmek.
4. Bardağı sağ el ile ağıza götürmek.
5. Bardağın içine nefes vermemek.
6. Suyu üç yudumda içmek sonunda Elhamdülillah demek; su içmenin adaplarındandır.
Tuvalet Adabı
1. Tuvalete girmeden önce ve çıktıktan sonra dua etmek.
2. Sol ayak ile girmek.
3. İhtiyacı ayakta değil, oturarak gidermek.
4. Tuvalette konuşmamak, bir şeyler yememek, oyalanmamak.
5. Tuvaletten çıkmadan temizlik kontrolü yapmak (elleri yıkamak).
6. Sağ ayak ile çıkmak.
7. Çıkınca “Gufraneke” demek, adaptandır.
Yatma Adabı
1. Yatmadan önce elleri yıkamak.
2. Dişleri fırçalamak.
3. Kıyafetlerle değil, pijamalarla yatmaya özen göstermek.
4. Giysilere sağdan giymeye başlamak.
5. Besmele çekip sağ tarafa doğru dönüp yatmak.
6. Yatmadan önce dua etmek, adaptandır.
şehvar 4
Soru Ve Cevap
Soru 1- İftarda ne demek icap eder?
Cevap: Peygamber (s.a.v) orucunu açarken (iftarda) şöyle buyururdu: “Allah’ım senin için oruç tuttum, rızkınla orucumu açtım, yarın oruç tutmaya niyet ettim.” Bizim de peygamber efendimize uyarak bunu söylememiz sünnettir.
Soru 2- Kendi memleketinden iki saat önce akşam olan Pakistan gibi doğu bir ülkeye uçak ile giden kimse orucunu nasıl tamamla-yacak, yani pakistan’da güneş battığı zaman onlarla birlikte mi orucunu açacak yoksa içinde oruca başladığı Türkiye halkıyla birlikte mi orucunu açacaktır?
Cevap: Oruca niyet edip kendi memleketinden birkaç saat önce akşam olan doğu ülkelerinden birisine uçak ile giden kimse her ne kadar gününden birkaç saat kısalırsa da gittiği memlekete göre orucunu açacaktır. Yani orada güneş battığı zaman orucunu açacaktır. Oranın halkı gibi aynı şekilde namazını kılacaktır. Yine batı ülkelerinden birisine giderse, gittiği memlekete göre orucunu tutacak( gün uzasa da ) namazını kılacak.
Soru 3- Oruçlu iken göze merhem sürmek veya damla damlatmak caiz midir?
Cevap: Oruçlu olan kimse göze merhem sürebildiği gibi damla da damlatabilir. Bunun için hiç bir mani yoktur. Fakat burna damla damlatmak, hiç şüphe yok ki orucu bozar.
Soru 4- Ramazan-ı Şerifte lokanta ve meşrubat yerlerini açıp çalıştırmak caiz midir?
Cevap: Ramazan-ı Şerif Müslümanların en mukaddes ayıdır. Bu ay, her müminin hürmet etmesi icab eden bir aydır. Hatta bir kimse yolculuk gibi bir halde olursa halkın gözü önünde yemek yememesi icab eder. Ramazan-ı Şerifte lokanta açıldığı takdir de yolcu veya loğusa halinde olan kimseler yiyebilecekleri gibi mazereti olmayan kimseler de yiyebilirler ve bu sebeple mazereti olmayan kimselere yemek yedirmek süretiyle lokanta sahibi ile orada çalışan işçiler günaha girmiş olurlar. Ancak çocuklara yemek satmak veya iftar yemeğini hazırlamak ve oruç tutmakla mükellef olmayanlar için lokanta açıp çalıştırmanın bir mahsuru yoktur.
Soru 5- Bir kimse vaktin gece olduğunu zan edip sahur yemeğini yer, bilehare fecirden sonra yemek yediğinin farkına varırsa orucuna bir helal gelir mi?
Cevap: Vaktin gece olduğunu zan edip sahur yemeğini yer, bilehare fecirden sonra yemek yediğinin farkına varırsa orucu bozulur. Ancak yaptığı işte kasıt olmadığı için günah sayılmaz. Orucunu gününe gün kaza eder.
Soru 6- Oruçlu olan kimsenin, abdest esnasın da ağzına su verirken boğazına su kaçarsa orucu bozulur mu?
Cevap: Oruçlu olan kimsenin abdest esnasında ağzına su verirken boğazına su kaçarsa; oruçlu olduğunu hatırlamadan ağzına su almışsa ittifakla orucu bozulmaz. Oruçlu olduğunu hatırladığı takdirde ağzına su verirse Hanefi mezhebine göre orucu bozulur. Bilehare bir gün kaza etmek zorundadır.
Soru 7- Ramazan-ı Şerifte hasta olan kimse oruç tutmayabilir. Kuran-ı Kerim, hasta ve yolcu olan kimselere oruç tutmama ruhsatını vermiştir. Fakat oruç tutmamayı mubah kılan hastalığın ölçüsü nedir?
Cevap: Oruç tutmamayı mubah kılan hastalığın ölçüsünü fakihlerimiz şu şekilde beyan etmiştir.
1- Oruç tutmakla hasta olan kimsenin çok sıkıntı çekmesi
2- Oruçtan dolayı ölüm tehlikesinin bulunması
3- Oruçtan dolayı hastalığın artması veya şifanın gecikmesi
Bugün güvenilir doktorların beyanına göre oruç tutmamayı mubah kılan hastalıkların bazıları şunlardır:
1- Son safhada bulunan kalp hastalığı
2- Verem ve ciğer iltahabı hastalığı
3- Kanser hastalığı
4- Şiddetli böbrek iltahabı
5- İdrar yollarında iltahapla birlikte taşın bulunması
6- İleri safhada damar sertliği
7- Mide veya bağırsaklarda ülserin bulunması8- İleri safhada şeker hastalığı
şehvar 3
Cevap: Peygamber (s.a.v) orucunu açarken (iftarda) şöyle buyururdu: “Allah’ım senin için oruç tuttum, rızkınla orucumu açtım, yarın oruç tutmaya niyet ettim.” Bizim de peygamber efendimize uyarak bunu söylememiz sünnettir.
Soru 2- Kendi memleketinden iki saat önce akşam olan Pakistan gibi doğu bir ülkeye uçak ile giden kimse orucunu nasıl tamamla-yacak, yani pakistan’da güneş battığı zaman onlarla birlikte mi orucunu açacak yoksa içinde oruca başladığı Türkiye halkıyla birlikte mi orucunu açacaktır?
Cevap: Oruca niyet edip kendi memleketinden birkaç saat önce akşam olan doğu ülkelerinden birisine uçak ile giden kimse her ne kadar gününden birkaç saat kısalırsa da gittiği memlekete göre orucunu açacaktır. Yani orada güneş battığı zaman orucunu açacaktır. Oranın halkı gibi aynı şekilde namazını kılacaktır. Yine batı ülkelerinden birisine giderse, gittiği memlekete göre orucunu tutacak( gün uzasa da ) namazını kılacak.
Soru 3- Oruçlu iken göze merhem sürmek veya damla damlatmak caiz midir?
Cevap: Oruçlu olan kimse göze merhem sürebildiği gibi damla da damlatabilir. Bunun için hiç bir mani yoktur. Fakat burna damla damlatmak, hiç şüphe yok ki orucu bozar.
Soru 4- Ramazan-ı Şerifte lokanta ve meşrubat yerlerini açıp çalıştırmak caiz midir?
Cevap: Ramazan-ı Şerif Müslümanların en mukaddes ayıdır. Bu ay, her müminin hürmet etmesi icab eden bir aydır. Hatta bir kimse yolculuk gibi bir halde olursa halkın gözü önünde yemek yememesi icab eder. Ramazan-ı Şerifte lokanta açıldığı takdir de yolcu veya loğusa halinde olan kimseler yiyebilecekleri gibi mazereti olmayan kimseler de yiyebilirler ve bu sebeple mazereti olmayan kimselere yemek yedirmek süretiyle lokanta sahibi ile orada çalışan işçiler günaha girmiş olurlar. Ancak çocuklara yemek satmak veya iftar yemeğini hazırlamak ve oruç tutmakla mükellef olmayanlar için lokanta açıp çalıştırmanın bir mahsuru yoktur.
Soru 5- Bir kimse vaktin gece olduğunu zan edip sahur yemeğini yer, bilehare fecirden sonra yemek yediğinin farkına varırsa orucuna bir helal gelir mi?
Cevap: Vaktin gece olduğunu zan edip sahur yemeğini yer, bilehare fecirden sonra yemek yediğinin farkına varırsa orucu bozulur. Ancak yaptığı işte kasıt olmadığı için günah sayılmaz. Orucunu gününe gün kaza eder.
Soru 6- Oruçlu olan kimsenin, abdest esnasın da ağzına su verirken boğazına su kaçarsa orucu bozulur mu?
Cevap: Oruçlu olan kimsenin abdest esnasında ağzına su verirken boğazına su kaçarsa; oruçlu olduğunu hatırlamadan ağzına su almışsa ittifakla orucu bozulmaz. Oruçlu olduğunu hatırladığı takdirde ağzına su verirse Hanefi mezhebine göre orucu bozulur. Bilehare bir gün kaza etmek zorundadır.
Soru 7- Ramazan-ı Şerifte hasta olan kimse oruç tutmayabilir. Kuran-ı Kerim, hasta ve yolcu olan kimselere oruç tutmama ruhsatını vermiştir. Fakat oruç tutmamayı mubah kılan hastalığın ölçüsü nedir?
Cevap: Oruç tutmamayı mubah kılan hastalığın ölçüsünü fakihlerimiz şu şekilde beyan etmiştir.
1- Oruç tutmakla hasta olan kimsenin çok sıkıntı çekmesi
2- Oruçtan dolayı ölüm tehlikesinin bulunması
3- Oruçtan dolayı hastalığın artması veya şifanın gecikmesi
Bugün güvenilir doktorların beyanına göre oruç tutmamayı mubah kılan hastalıkların bazıları şunlardır:
1- Son safhada bulunan kalp hastalığı
2- Verem ve ciğer iltahabı hastalığı
3- Kanser hastalığı
4- Şiddetli böbrek iltahabı
5- İdrar yollarında iltahapla birlikte taşın bulunması
6- İleri safhada damar sertliği
7- Mide veya bağırsaklarda ülserin bulunması8- İleri safhada şeker hastalığı
şehvar 3
09 Eylül, 2007
şehvar'ın 18. sayısı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd, Allah’a Selam, tüm peygamberlere
Hamd, O Allah’a mahsustur ki, şeytanın hilelerini kullarından uzaklaştırmak suretiyle onlara olan minnetini büyütmüştür. Orucu, dostları için kale ve kalkan yapmak süretiyle şeytanın umduğunu red ve zannını boşa çıkarmıştır. O Allah ki dostları için, orucun hürmetine cennetin kapılarını açmıştır.
O, Allah ki, kullarına peygamber gönderip Kitab’ı indirmiştir. O kitap ki hakkın da ‘Ona ne önünden, ne ardından (hiçbir süretle) batıl yaklaşamaz, o herkes tarafından öğülen ve hikmet sahibi olan Allah tarafından indirilmedir’(Fussılet/42) ayeti varid olmuştur. Öyle ki: ondaki kıssa ve haberler sayesinde düşünenler için ibret yolu oldukça genişlemiştir. Yine o kitap da tafsilatıyla beyan edilen ahkam sayesinde dosdoğru yola nasıl gidileceği, herkese bariz bir şekilde görünmüştür. O kitap helal ile haramı ayırdı. Bu bakımdan o kitap ziya ve nurdur. O kitabın sayesinde insanoğlu gururundan kurtulur. O kitap da kalb(in manevi) hastalıklarının şifası vardır. O kitaba muhalefet eden her hangi bir kaynaktan ilim arayanları, Allah Teala delalete götürür. O kitap Allah’ın kopmaz ipidir, apaçık nurdur. En sağlam kulpu ve insanı hedefine yetiştirici en sağlam tutanağıdır. O kitap azı-çoğu, küçüğü-büyüğü, kısacası bütün hakikatı kendin de toplayan bir kitaptır. O kitabın içindeki hikmetler bitmez ve tükenmez…
Onunla söyleyen , doğru söylemiştir. Ona yapışan, hidayete ermiştir. Onunla amel eden, zaferi elde etmiştir. Nitekim Allah Teala Kuran-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır: ‘ hiç kuşkusuz Kuran’ı biz indirdik ve muhakkak ki onu biz koruyacağız’.(hicr/9)
Kalpler de ve Mushaflar da korunmasının sebeplerinden birisi de, devamlı okumak, adabı ve şartlarına riayet ederek tedkikine devam etmek, ondaki zahiri adabı ve batıni amelleri muhafaza etmektir.
**********
Mesneviden
-Bu namaz da, oruç da, hac da, Allah yolunda savaş da hep insanın ezeldeki sözleşme inancının şahitleridir.
-Zekat vermek, dostlara armağanlar sunmak, hasetten vazgeçmek, içteki gizli şeye, ezel sırrına şahitlik etmektir.
-Misafir davet etmek, doyurmak, iyiliklerde, ihsanlarda bulunmak; “Ey büyükler, biz de sizin gibi doğru dürüst müslümanız, biz de Allah’ımıza verdiğimiz sözde duruyoruz, biz de sizin gibi iç temizliğimizi belirtiyoruz.” demektir.
-Hediyeler, armağanlar, bir şeyler sunuşlar kime veriliyor ve sunuluyorsa ona; “Ben de seninleyim seni seviyorum.” diye şahitlikten ibarettir.
-Bir kimse mal ile, başka türlü bir vasıta ile hayra çalışsa, o çalışma; “İçimde, gönlümde cömertlik ve iyilik severlik cevheri vardır.” demektir.
-Benim içimde, takva ile cömertlikten ibaret bir cevherim vardır ki, bu zekat ve bu orucun ikisi de ona şahittir.
-O oruç der ki: “Allah’ım, bu kişi helal lokmayı bile senin emrine uyarak yemedi. Susuzken su içmedi, bu kişi nasıl olur da harama et atar?”
-Verdiği zekat der ki: “O çok sevdiği kendi malından ayrıldı, yoksula verdi. Bu adam, eline fırsat düşünce nasıl olur da hırsızlık yapar?”
-Fakat bu işleri, bu iyilikleri, gösteriş için, insanları aldatmak için yapıyorsa, o iki şahit, Hakk’ın ilahi adalet mahkemesine kabul edilmezler.
Evlerimize bolluk ve bereketin aktığı, kalplerimizde maneviyatın coştuğu Rahmet ayı Ramazan’a ulaştık, Allah’ın izni ile. Gündüzünde ve gecesinde ayrı ayrı feyz olan bu berekli aydan inşallah hakkı ile nasiplene biliriz. Rabbim hepimizin ibadetlerini kabul ve makbul eylesin. Amin. Derginin bu sayısını genel olarak Ramazan ve oruç’a ayırdım. İlk sayfada İhyadan ve Mesneviden alıntılar. İkinci sayfada Mustafa İslamoğlu’na ait bir yazı, üçüncü sayfada Halil Güvenç hoca, diğer sayfalarda da inşallah ilginizi çekecek yazılar bulacaksınız…. Allah’a emanet olun. Evvel Ahir Selamlar
şehvar 1
Hamd, Allah’a Selam, tüm peygamberlere
Hamd, O Allah’a mahsustur ki, şeytanın hilelerini kullarından uzaklaştırmak suretiyle onlara olan minnetini büyütmüştür. Orucu, dostları için kale ve kalkan yapmak süretiyle şeytanın umduğunu red ve zannını boşa çıkarmıştır. O Allah ki dostları için, orucun hürmetine cennetin kapılarını açmıştır.
O, Allah ki, kullarına peygamber gönderip Kitab’ı indirmiştir. O kitap ki hakkın da ‘Ona ne önünden, ne ardından (hiçbir süretle) batıl yaklaşamaz, o herkes tarafından öğülen ve hikmet sahibi olan Allah tarafından indirilmedir’(Fussılet/42) ayeti varid olmuştur. Öyle ki: ondaki kıssa ve haberler sayesinde düşünenler için ibret yolu oldukça genişlemiştir. Yine o kitap da tafsilatıyla beyan edilen ahkam sayesinde dosdoğru yola nasıl gidileceği, herkese bariz bir şekilde görünmüştür. O kitap helal ile haramı ayırdı. Bu bakımdan o kitap ziya ve nurdur. O kitabın sayesinde insanoğlu gururundan kurtulur. O kitap da kalb(in manevi) hastalıklarının şifası vardır. O kitaba muhalefet eden her hangi bir kaynaktan ilim arayanları, Allah Teala delalete götürür. O kitap Allah’ın kopmaz ipidir, apaçık nurdur. En sağlam kulpu ve insanı hedefine yetiştirici en sağlam tutanağıdır. O kitap azı-çoğu, küçüğü-büyüğü, kısacası bütün hakikatı kendin de toplayan bir kitaptır. O kitabın içindeki hikmetler bitmez ve tükenmez…
Onunla söyleyen , doğru söylemiştir. Ona yapışan, hidayete ermiştir. Onunla amel eden, zaferi elde etmiştir. Nitekim Allah Teala Kuran-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır: ‘ hiç kuşkusuz Kuran’ı biz indirdik ve muhakkak ki onu biz koruyacağız’.(hicr/9)
Kalpler de ve Mushaflar da korunmasının sebeplerinden birisi de, devamlı okumak, adabı ve şartlarına riayet ederek tedkikine devam etmek, ondaki zahiri adabı ve batıni amelleri muhafaza etmektir.
**********
Mesneviden
-Bu namaz da, oruç da, hac da, Allah yolunda savaş da hep insanın ezeldeki sözleşme inancının şahitleridir.
-Zekat vermek, dostlara armağanlar sunmak, hasetten vazgeçmek, içteki gizli şeye, ezel sırrına şahitlik etmektir.
-Misafir davet etmek, doyurmak, iyiliklerde, ihsanlarda bulunmak; “Ey büyükler, biz de sizin gibi doğru dürüst müslümanız, biz de Allah’ımıza verdiğimiz sözde duruyoruz, biz de sizin gibi iç temizliğimizi belirtiyoruz.” demektir.
-Hediyeler, armağanlar, bir şeyler sunuşlar kime veriliyor ve sunuluyorsa ona; “Ben de seninleyim seni seviyorum.” diye şahitlikten ibarettir.
-Bir kimse mal ile, başka türlü bir vasıta ile hayra çalışsa, o çalışma; “İçimde, gönlümde cömertlik ve iyilik severlik cevheri vardır.” demektir.
-Benim içimde, takva ile cömertlikten ibaret bir cevherim vardır ki, bu zekat ve bu orucun ikisi de ona şahittir.
-O oruç der ki: “Allah’ım, bu kişi helal lokmayı bile senin emrine uyarak yemedi. Susuzken su içmedi, bu kişi nasıl olur da harama et atar?”
-Verdiği zekat der ki: “O çok sevdiği kendi malından ayrıldı, yoksula verdi. Bu adam, eline fırsat düşünce nasıl olur da hırsızlık yapar?”
-Fakat bu işleri, bu iyilikleri, gösteriş için, insanları aldatmak için yapıyorsa, o iki şahit, Hakk’ın ilahi adalet mahkemesine kabul edilmezler.
Evlerimize bolluk ve bereketin aktığı, kalplerimizde maneviyatın coştuğu Rahmet ayı Ramazan’a ulaştık, Allah’ın izni ile. Gündüzünde ve gecesinde ayrı ayrı feyz olan bu berekli aydan inşallah hakkı ile nasiplene biliriz. Rabbim hepimizin ibadetlerini kabul ve makbul eylesin. Amin. Derginin bu sayısını genel olarak Ramazan ve oruç’a ayırdım. İlk sayfada İhyadan ve Mesneviden alıntılar. İkinci sayfada Mustafa İslamoğlu’na ait bir yazı, üçüncü sayfada Halil Güvenç hoca, diğer sayfalarda da inşallah ilginizi çekecek yazılar bulacaksınız…. Allah’a emanet olun. Evvel Ahir Selamlar
şehvar 1
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)