Tarihi "Mavi Marmara" hadisesinde ilk günlerin harareti azalınca itirazcı güruh yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. İlk günden harekete geçmemelerinin sebebi, hiç şüpheniz olmasın ki, memleketin her bir metrekaresinde dimdik ayağa kalkmış olan büyük insanlık şuurudur. Şimdi dozu iyi ayarlayarak gündeme müdahil olmaya çalışıyorlar. Doğrudan söyleyemiyorlar elbet, milletimizin hissiyatı buna hâlâ aman vermiyor. Onlar da "Bir kere en başta söyleyelim ki..." diye söze başlıyor, İsrail'i hafiften kınıyor, ardından "ama..." diyerek asıl maksatlarına geçiyorlar. "İtidal"le başlayıp "reelpolitik"le devam eden bütün bu cümlelerin altından "Bu iş hiç yapılmamalıydı!" anafikri sırıtıyor. Cümlelerinin "ama"dan sonraki kısımları, önceki kısımlarını manasız hale getiriyor çünkü.
Yani ne diyorlar?
Aylardır aç, susuz, ilaçsız, okulsuz, hastanesiz bırakılan Gazze, daha nice zaman bu çaresizliğin kollarına bırakılsaydı diyorlar.
Bütün insanlığın gözlerini yumduğu, kulaklarını tıkadığı bu zulme biz de arkamızı dönmeye devam etmeliydik diyorlar.
İsrail'in senelerden beri bölgede estirdiği teröre, yine senelerden beri süren sessizliğimizi korumalıydık diyorlar.
Kimsenin sahip çıkmadığı hakka, hukuka, adalete biz de sahip çıkmamalıydık diyorlar.
İmdat eden mazlumların yardımına koşmaya bizim yüreğimiz yetmiyorsa, kimsenin yüreği de yetmesin diyorlar.
Çocuklar orada ölmeye devam etsin, biz her akşam oturup televizyon ekranlarında stratejik havanlarda su dövmeye devam edelim diyorlar.
İnsanlık haysiyetini ayaklar altına alsa bile zorba bizim stratejik ortağımızdır, incitmeyelim diyorlar.
Önemli olan menfaatlerdir, bu yolda insanlık teferruattır diyorlar.
İnsanlık kundaklansın, mazlumların sesleri bastırılsın, Araplar Araplarla ilgilensin, biz kendi işimize bakalım diyorlar.
Mümkünse kimsenin dostluğuna talip olmayalım, sonra da bizim bizden başka dostumuz yok diye havalara girelim diyorlar.
Bizim zerre kadar ufkumuz yok, senelerce vehim senaryolarıyla idare ettik, şimdi eski köye yeni adet çıkarıp bizim kifayetsizliğimizi yüzümüze vurmayın diyorlar.
Bu memleketten bir gemi dolusu yiğit insan çıkması hayra alamet değil, yoksa bu millet büyüklüğünü mü hatırlıyor, diyor, endişeye kapılıyorlar.
Madem yaptınız bir insanlık, hiç değilse Müslümanlığınızı saklayın diyorlar.
Yardım toplayacaksanız toplayın, ama bırakın İsrail hepsine el koysun diyorlar.
Ölecekseniz ölün ama İsrail askerine fiske vurmayın diyorlar.
"Ama..." ile başlayıp hırsızı suçsuz çıkarmaya çalışan bütün itirazların bilinçaltında bu ve buna benzer sayıklamalar var. Tamamına "fasarya" deyip geçiyoruz! Zerre kadar da hak vermiyoruz.
Bir gemi dolusu yiğit insan gidip bir mazlum şehre zalime karşı yalnız olmadığını haykırmıştır. Bazıları bu uğurda canını verip şehit olmuştur. O geminin içinde Hıristiyanlar, Yahudiler, ateistler vardır. Ve elbette ve çok şükür ki Müslümanlar da vardır. Bu gemi bütün inanan insanların şerefidir, bundan gocunan kendi derdine, insanlığına yansın! Yenişafak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder