14 Ekim, 2010

Bir Baba Bir Oğul



İstanbul’un fethinden sonra ilk kadı olan Hızır Beyin oğlu Sinan paşa, gençliğinde (soseftaiyye) mezhebine girmişti. Soseftailer: Her şeyden şüphe, hatta şüphelerinde de şüphe ederlermiş. Sinan Paşa, bir gün babasıyla yemek yerken Hızır Bey:


“ Sinan; budalalıkta o dereceye vardın ki şu tabağın bakır olduğudan şüphe edeceksin!” demiş. Sinan Paşa da:

“Evet, biz onu bakır görüyoruz amma başka bir şey olmak ihtimali de vardır!” deyince Hızır Bey sahanı kaldırıp oğlunun kafasına vurmuş canı acıyan Sinan paşa ay! deyince, babası:

“Nasıl, bakır olduğunu anladın mı?” diye sormuş.

Sinan paşa basından aldığı bu dersten sonra şeyh vefaya derviş olmuş. Onun irşadıyla o saçma fikirlerinden kurtulmuş.




Korkusuz şehzade


Yavuz sultan Selim henüz beş-altı yaşlarında bir çoçuktu. Amasya'daki sarayın bahçesinde ok talimi yapıyordu. Yay boyunu aşıyordu ama o bu yaşta attığını vurmaya başlamıştı. Babası Sultan II. Bayezit bir ağacın arkasında onu seyrediyordu. Yavuz son okunu da tam hedefe saplayınca, dayanamadı; saklandığı yerden çıkıp, oğluna sarıldı:

-Allah gücüne güç katsın oğlum. Ama niçin yalnızsın? Küçük Selim hayretle:

- Yalnız değilim ki Sultan babam; Allah her yerdedir! Aldığı cevap, Bayezit'i şaşırttı ama belli etmedi. Sarayın bahçesi ulu ağaçlarla süslüylü. Ormandan farkı yoktu.

- "Oğulcuğum," dedi Sultan Bayezit, " tek başına buralarda dolaşma. Düşmanlarımız var. Allah korusun; sana bir kötülük etmek isteyebilirler!" Selim duraklardı. Sonra, iki yaşından beri yanından ayırmadığı küçücük kılıcını çekip:

- Pederim! Bu kılıcı süs için bağlamadık.

İcap ederse kendimizi korumasını biliriz. Hem pederimizin korkusundan dünyanın öbür ucundaki düşmanın yüreği titrerken sarayın bahçesine girmeye kim cesaret edebilir? II. Bayezit, hayretten donakalmıştı. Onda kimsede olmayan bir şeyler vardı. Vaktinden önce gelişmiş, aklı boyunu aşmıştı. Selim'i, elinden tutup, saraya götürürken; "Hiç şüphem yok. Bu çocuk ilerde ne yapıp edip padişah olacak. Şimdiden ona tahtın yolunu açmalıyım." Böyle düşündü ya, gün gelip Şehzade Selim, istediğini almasını bildi ve Osmanlı'nın Yavuz Sultan Selim'i oldu.

Hiç yorum yok: