MUHTEREM ve afif (iffetli) İslâm hanımlarına: Selam ve ihtiramlarımı (saygılarımı) takdimden sonra... Tesettür konusunda sakın kâfirlerin, fâcirlerin, münafıkların ve mürtedlerin sözlerine, yönlendirmelerine uymayınız. Yüce dinimizin muhkem (kesin), müttefakun aleyh (üzerinde birleşilmiş) hükümleri, farzları, haramları bellidir. Bunlar muteber ve güvenilir din kitaplarımızda açıkça yazılıdır. Hepsinin Kur’an’da, Sünnette delilleri vardır. Hepsi icmâ-i ümmetle te’yid edilmiştir.
Bu devirde birtakım insanlar dinimizin tesettür emrini bozmaya, çarpıtmaya, değiştirmeye, çığırından çıkartmaya çalışıyor. Onlar insî şeytanlardır. Onlara uyanlar çok aldanır, çok zarar ve ziyan ederler.
Peygamberimiz tesettür konusunda ne demişse, ne emr etmişse, neyi yasaklamışsa doğrudur, haktır. Sakın O’na muhalefet etmeyesiniz.
Yüce Peygamberimiz kadınların saçlarını deve hörgücü gibi topuz yapmalarını kesin olarak yasaklamıştır. Bu konuda çok güvenilir, çok sağlam, çok muteber din kaynaklarında bilgi bulunmaktadır.
Başını örten bir Müslüman kadın, Peygamberin yasakladığı bir şekilde örtünemez. Resûlullah, deve hörgücü gibi topuz yapılmayacak diyorsa, ona uyulacaktır.
Bu konuda birkaç hadîs-i şerif bulunmaktadır. Biri, Sahih-i Müslim’dedir. Meali şöyledir:
“Ateş (cehennem) ehlinden iki sınıf vardır, ben onları henüz görmedim (ileride zuhur edeceklerdir). (Birinci sınıf:) Yanlarında sığır kuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onlarla insanlara vuran kimseler... (İkinciler:) Giyinmiş çıplak kadınlar ki, bunlar Allah’a taatten (itaatten) dışarı çıkmışlardır. Bunlar (hem kendileri baştan çıkmıştır), hem de başkalarını baştan çıkartırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu gibi kadınlar, Cennet’e girmek şöyle dursun, onun kokusunu bile alamazlar. Halbuki Cennet’in kokusu şu şu şu kadar uzak mesafeden hissedilir.” (Hadîs-i şerifin râvisi, Ebû Hureyre radiyallahu anh hazretleridir.)
Dinî bir konuda kesin emir ve yasak varsa biz Müslümanlar bunları tartışamayız. Ancak dinsizler, münafıklar tartışır. Sakın onlara uymayalım.
Mürtedlerin din hakkında konuşmaya hiçbir hakları ve salahiyetleri yoktur.
Bu devir rant devridir. Birtakım adamlar dinî konuları, değerleri, hükümleri, kurumları kendi âdi çıkarlarına âlet etmektedir. Dine, Şeriata, fıkha, ahkâm-ı İslâmiyeye, sünnete uygun tesettür kıyafetlerinin yapılması ve satılması elbette caizdir ama bu saydıklarımın dışında kalan dine aykırı sahte ve çarpıtılmış tesettür kıyafetlerinin ticaretinde büyük günah ve vebal vardır.
Dün mayo ve deniz kıyafetleri teşhir eden mankenler kiralanıyor, bugün onlara din dışı tesettür giysileri teşhir ettiriliyor.
Manken başına renkli bir bez örtmüş... Takmış takıştırmış, sürmüş sürüştürmüş... Podyumda kırıta kırıta, şehevî arzuları kamçılayacak bir şekilde yürüyor... Böyle tesettür olmaz. Bu tesettür değil, anti-tesettürdür.
Tesettür konusunda Yüce Allah ayet indirmiştir. Yüce, peygamber (salat ve selam olsun O’na) bu konuda ümmetine talimat vermiştir. Peygamberin vekilleri, vârisleri, halifeleri olan rabbanî ve ‘âmil ulema, fukaha, müctehidîn-i kiram âyetleri ve hadîsleri yorumlamışlar ve Yüce Şeriatın hükümlerini ortaya koymuşlardır.
Alnı ömürlerinde bir kere secdeye varmamış birtakım politikacılar, gazeteciler, yazarlar, düşünürler (veya düşünmezler) bu gibi dinî konuları mıncıklamasınlar. Onlar uzmanı olmadıkları bu konularda konuşamazlar, yazamazlar. Konuşup yazsalar bile fikirlerinin, görüşlerinin, hükümlerinin hiçbir kıymeti yoktur.
Şazz fikirli mezhepsizlerin, bid’atçilerin, Kitab ve Sünnet dairesi dışındakilerin de bu konulardaki fikir ve görüşlerini dinlemeyiniz, fetvalarına, ruhsatlarına önem vermeyiniz,
Birtakım hafif akıllı kadınlar ve kızlar (aklı başında olanları tenzih ederek yazıyorum) tesettür konusunda doğru yoldan çıkmışlardır.
Zamanımızda “başları örtülü çıplaklar” vardır.
Ciddî ve vakarlı bir İslâm hanımı ve kızı, erkeklerin şehvet bakışlarını çekecek kıyafetlere bürünemez.
Vücut hatlarını gösteren ince elbiseler giymek haramdır.
Meydanlarda, caddelerde, toplu taşıma vasıtalarında, umuma açık yerlerde İslâm kadınlarının ve kızlarının çıngıraklı kahkahalar atarak dikkat çekmeleri terbiyeye ve görgüye aykırıdır.
Tesettürün iffet ve haya ile birlikte olması gerekir. Tesettür ile bayağılık, pespayelik, adilik bir yerde olmaz.
Ben kendimden konuşmuyorum, yazdıklarım muteber ve güvenilir din kitaplarında vardır.
Fâsıkların, fâcirlerin, reformcuların, mürtedlerin iğvalarına (aldatmalarına) kanmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz.
Kur’an ne diyorsa doğrudur. Peygamber ne demişse doğrudur. Rabbanî ve ‘âmil din âlimleri müttefakun aleyh konularda ne yazmışlarsa hepsi doğrudur. Teferruata (ayrıntılara) ilgili konularda bazı farklı görüşler ve yorumlar vardır. Kitaba, Sünnete, icmâya aykırı olmamak şartıyla onlar da geniş bir rahmettir.
Şeriat, saçlar deve hörgücü gibi topuz yapılmayacaktır diyorsa, o yasağa uymalıyız.
İslâm düşmanları bu konularda istedikleri kadar zırlasınlar. Kulak asmayalım, okumayalım, önem vermeyelim. Onların ekmeklerine yağ sürmeyelim. Onlar tesettür konusunda ahkam kesmeyi bıraksınlar da, TC’li resmî vesikalarla kadınlara fuhuş yaptırılmasının, bu fuhuş karşılığında makbuz almanın, KDV ve gelir vergisi ödemenin uygarlığa, kadın haklarına ve haysiyetlerine, ahlâka ve fazilete uygun olup olmadığı konusunda cevap versinler.
Hiç ses çıkartmadıklarına göre bu uygulamayı beğeniyorlar ve doğru buluyorlar her halde...
Ehemmi Mühimme Tercih Etmek
Evrensel hikmet/bilgelik ilkelerinden bîri de “ehemmi mühimme tercih etmektir”, yani en önemli olanı, önemli olandan öne almaktır. Yeterli din ve dünya ilimleri edinmemiş kimseler, bu ilkeyi bilmedikleri için ömürlerinin kıymetli günlerini, haftalarını, aylarını ve yıllarını hiçbir faydası olmayan boş şeylerle, gevezelik ve zevzekliklerle, dedikodularla geçirirler.
Günlük politika dedikodularının ne dünyaya ne âhirete faydası vardır. Bundan 125 sene önce insanlar Filan Paşa şöyle yaptı. Hariciye Nazırı şu toplantıya katıldı. Falan Vezir azl edildi, Feşmekan Zat Şeyhülislam oldu gibi konuşmalar yapıyorlardı. Şimdi onların adlarını bilen kalmadı. Bugün, çok önemli sandığımız günlük taze ve meraklı dedikodular da bir müddet sonra böyle olacaktır.
Bir Müslüman için çok önemli konular nelerdir?
1. Sahih itikad sahibi olmak.
2. Bu sahih itikadı korumak.
3. Ömrünün ölümüne iman ile bitişmesi için çalışmak.
4. Çıkacağı uzun, çetin, tehlikeli, ahiret yolculuğu için azık toplamak.
5. Kendisini kurtaracak derecede faydalı, lüzumlu, değerli, bilgileri öğrenmek.
6. Bu bilgileri hayatına uygulamak.
7. Hayır hasenat yapmak.
Kendilerini dindar zanneden öyle Müslümanlar görüyorum ki, hafıza dağarcıklarında binlerce boş isim, konu, referans var; lakin Allahü Teala’nın 14 sıfatını ezberlerine almamışlar.
Öyle sahte sofular görüyorum ki, kendi cemaat büyükleri tenkid edilince dehşetli ve ölçüsüz tepki gösteriyorlar, aşırı şekilde öfkeleniyorlar, sövüp sayıyorlar. Lakin Peygamber Efendimize (Salat ve selam olsun O’na) hakaret edilince hiç tınmıyorlar, savunmuyorlar, gereken tepkiyi göstermiyorlar. İşte böyleleri, ehemmi mühimme tercih edemeyen dengesizlerdir.
Gevezelerin ve zevzeklerin çok önemli çok değerli, çok hayatî sandıkları nice aktüel konu vardır ki, iki rekatlık bir sünnet namazının binde biri kadar önem taşımaz.
Müşriklerin, kâfirlerin, münafıkların, mürtedlerin saçma sapan şeytanî ve saptırıcı gündemlerine itibar etmeyelim. Ehem ve mühim olan konuları, bırakıp, faydasız, fuzulî, zararlı konularla ömrümüzü ve vaktimizi israf etmeyelim,
Ehem ve mühim şeyler hangi kaynaklarda yer almaktadır: Kur’an’da, Sünnette, fıkıhta, şeriatta, ahkâm-ı sultaniyye’de, ahlâk ve tasavvufta...
Mehmet Şevket Eygi/ Milli Gazete