14 Mayıs, 2011

Cennetül Baki: Medine’nin Baki veya Baki’u’l-garkad adı verilen mezarlığı şehrin güneydoğusunda Mescidi Nebevi’nin yakınında yer almaktadır. Bu mezarlığa muhacirlerden ilk defnedilen Osman b.Maz’un, ensardan ise Es’ad b.Zürâre’dir. Hz. Peygamberin oğlu İbrahim’den sonra kızları Rükiye ve Zeyneb, Hz. Fatıma ile oğlu Hz. Hasan buraya defnedildiler. Kerbelada şehid edildikten sonra Şam’a götürülen Hz. Hüseyin’in mübarek başı, Yezid b. Muaviye tarafından Medine’ye gönderilince annesinin yanına defnedildi. Hz. Peygamberin amcası Abbas ile halası Safiye ve bazı torunları da burada yatmaktadır. Baki’a defnedilenler arasında Resuli Ekrem’in “Benim ikinci annem” dediği Hz. Ali’nin annesi Fatıma bint Esed ile müminlerin annelerinden Hz. Aişe , Hafsa, Ümmü Seleme, Zeyneb bint Huzeyme, Zeyneb bint Cahş, Safiye, Rayhâne ve Mariya bulunmaktadır. Cennetul Baki’a Ehli beytin ileri gelenlerinin yanında birçok sahabi ve tabiin neslinden pek çok kimse defnedilmiştir. Hz. Osman, Abdurrahman b. Avf. Sa’d b. Ebu Vakkas, Abdullah b. Mes’ud, Suheyb er Rumi, Ebu Hureyre bunlardandır. Resulullah zaman zaman Cennetul Baki’ye giderek orada medfun bulunanlara dua ederdi. Mezarlar sadece baş ve ayak uçlarına konulan küçük taşlarla belirlenmiştir.




Uhud: Mescidi Nebevi’ye uzaklığı 5 kilometredir. Hz. Peygamber çeşitli vesilelerle Uhud’dan söz etmiş, bir defasında da, “ Uhud bizi sever, bizde Uhud’u severiz” (Buhari, Müslim) buyurmuştur. Resulullah cahiliye çağının kin ve nefret duygularıyla dopdolu ve Bedir’in intikamını almak için galeyan halinde bulunan Kureyş ile Medine dışında savaşmak istemiyordu. Ancak Bedir Gazvesine katılmamış bazı gençler ile ashaptan bazılarının ısrarı üzerine Uhud’a gitmeye kara verdi. 700 sahabi ile Uhud dağının eteklerine gelen Resuli Ekrem arka tarafı emniyete almak için stratejik önem taşıyan Ayneyn tepesine elli okçu yerleştirdi ve onlara savaşın seyri ne olursa olsun kendisinden talimat gelmedikçe yerlerinden ayrılmamalarını emretti. Müslümanlar başlangıçta üstünlük sağladılarsa da Ayneyn tepesindeki okçuların talimata uymayarak burayı terk etmeleri üzerine müşrikler arkadan saldırıp savaşın seyrini değiştirdiler. Resuli Ekrem’in öldürüldüğüne dair bir haberin yayılması üzerine çatışmalar yavaşladı. Müslümanlar Uhud dağının eteklerine çekilirken müşrikler Ebu Sufya’nın etrafında toplandılar, böylece iki ordu bir birinden ayrıldı ve savaş sona erdi (3/625).


Çok çetin geçen bu savaşta Allah’ın Resulu’nun dişi kırıldı, dudağı ve yanağı yaralandı. Ayrıca aralarında Hz. Hamza’nın da bulunduğu yetmiş sahabi şehid oldu.

Uduh şehitlerinin tamamına yakını ensardandı. Bazı Müslümanların şehidlerini Medine’ye götürüp defnetmek istemelerine izin vermeyen Hz. Peygamber, hepsini Uhud’da toprağa verip namazlarını kıldı. Uhud şehidleri anıldığı zaman, “ Allah’a yemin ederim ki, ashadımla birlikte şehid olup Uhud dağının eteğinde gecelemeyi ne kadar isterdim!”(Beyhani) buyuran Resuli Ekrem bu şehidliği ziyaret eder ve yüksek sesle “Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret saadeti ne güzeldir!” (Rad 13/24) mealindeki ayeti okurdu(Beyhaki). Uhud şehidliğini ziyaret etmeyi teşvik eden Resulullah bir defasında şöyle buyurmuştur “Allahım! Kulun ve Resulun onların şehid olduklarına şahitlik eder; onlarda kıyamet gününe kadar kim kendilerini ziyaret eder veya selam verirse kendisine mukabelede bulunurlar (Beyhaki).
Hz. Fatıma fırsat buldukça bazen haftada iki defa olmak üzere sık sık buraya gider ve Hz. Hamza’nın kabrini düzeltir, dua ederdi. Resulullah’ın hanımı Ümmü Seleme her ay buraya giderek şehidleri selamlardı. Sa’d b. Ebu Vakkas Medine’den ayrılırken mutlaka Uhud şehidliğini ziyaret eder, kendilerine üç defa selam verir ve daha sonra yanındakilere dönerek, “Siz, selamınıza karşılık verecek bir topluluğa selam vermez misiniz ki onlar kıyamete kadar selam verene mukabele edecekler” derdi.


Bugün hiçbir türbe ve mezar yapısının bulunmadığı Uhud şehidliği, etrafı duvarla çevrili boş bir alan olarak ziyaret edilmektedir.



Hendek: Müslümanlarla Mekkeli müşrikler ve müttefikleri arasında Medine önlerinde hicretin 5. yılı şevval ayında(mart624) yapılan savaşa, şehrin müdafası çevresine kazılan hendeklerle sağlandığı için Hendek Gazvesi denilmiştir. Müslümanlar 3000, müşrikler ise müttefiklerle birlikte 10-12.000 kişi civarındaydı. Yirmi gün kadar devam eden muhasara esnasında bazı çatışmalar olmuşsa da daha önce böyle bir uygulamayla karşılaşmayan ve çok şaşıran müşrikler ve müttefikleri hendekleri aşmaya muvaffak olamayıp bir sonuç alamadılar; erzakları tükenen, soğuk ve şiddetli bir fırtınanın ardından çadırları sökülüp moralleri bozulan Kureyşliler kuşatmayı kaldırıp Mekke’ye dönmek zorunda kaldılar. Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber ve Müslümanları ortadan kaldırmak için son çabalarının akamete uğrayarak boşa çıktığı Hendek Gazvesi İslam tarihinde bir dönüm noktasıdır; bundan sonra Medine’ye karşı saldırıları sona eren Kureyşliler savunma pozisyonuna geçmek zorunda kalmışlardır.



Bedir: Medine’nin 160km. kadar güneybatısında, Kızıldeniz sahiline 30km. uzaklıkta Medine Mekke yolunun Suriye kervan yoluyla birleştiği yerde bulunan küçük bir kasabadır. Bugün hurma bahçeleri yanında çeşitli sebze ve meyvenin de bol olarak üretildiği yerleşim birimlerinden biri olan Bedir asıl şöhretini Mekkeli müşriklerle Hz. Peygamber arasında meydana gelen ilk savaştan sonra kazandı.


Ebu Cehil kumandasında 1000 kişilik bir kuvvetle Bedir’e yürüdüler. İki taraf arasında cereyan eden savaşta(2/624) Ebu Cehil dahil yetmiş müşrik öldürüldü, yetmiş kişi esir alındı, Müslümanlar da on dört şehid verdiler. Resuli Ekrem’in askeri dehası, strateji ve taktik kabiliyetini gösteren Bedir Gazvesi, bu ilk İslam toplumunun büyük bir güven ve başta Medine olmak üzere bütün Arap yarımadasında itibar kazanmasını sağlaması bakımından önem taşır. Bu savaşa katılan Ehl-i Bedir günahlarının Allah tarafından bağışlandığı müjdesine nail olmuş (Buhari, Müslim) adlarının ezberlenerek okunması özellikle Türkler arasında adet haline gelmiştir.

Hz. Peygamber Bedir’de şehid olanların namazlarını kıldırarak onları defnettirdi. Savaş meydanının batısına düşen şehidlik etrafı çevrilerek koruma altına alınmıştır. Bedir kabristanının girişinde yeni yapılan abidede Bedir şehidlerinin adlarının yazılı olduğu bir kitabe mevcuttur. Kuran-ı Kerim’de elde edilen zaferin Allah’ın yardımıyla gerçekleştiği ve Müslüman ordusunun meleklerle desteklendiği açıkça ifade edilmektedir( Aliimran 3/123-127; Enfal 8/7-12) Bedir savaşının geçtiği yerde Müslümanlara yardım için gelen meleklerin hareket ettikleri bir kum tepesi bulunmaktadır. Mescid-i Ariş’e kuzey yönünde 3km. mesâfede bulunan bu tepeye “Cebelimelâike” (melekler dağı) adı verilir.

Hiç yorum yok: