10 Ekim, 2012

İbrahimce / Senai Demirci

İbrahimce duruş: Ateşin sönmesine bağlamak değil, ateşin yanmasında da bilmek kurtuluşu.

İbrahimce yanış: Ateşten önce teslim olmak Rabbe. Ateşten çok yanıp tutuşmak O’na teslim olmakta.

İbrahimce diriliş: Ateşe “yanmayı” öğretmek yanmayı göze alarak. Ateşe “yandığını” hatırlatmak, “serinlik ve selamet’i” bağrında göstererek.

İbrahimce okuyuş: Ateşe atanı da, ateşe atılanı da, ateşi de kaderin içinde okumak. “Sen attın. Sen attığında, Sen değilsin atan; Allah’tır atan!” dedirtmek Nemrut nefsine.

İbrahimce yöneliş: Günahsızlık değildir ateşten kurtaran; günahın ortasında “serinlik ve selamet” olan rahmetten ümitlenmektir. Günahım var diye hepten yanacağını sanan da, yanmamak için günahsızlığı şart koşanda “ateşin içindeki serinliği”, “günahın ortasındaki rahmeti” göremez.

İbrahimce biliş: Ne günahsızlığın kurtarır seni, ne günahkarlığın batırır. Aksine; günahsızlığınla övünürsen yandın; günahın mahcubiyeti ile yanarsan kurtuldun.
                          ********
Hz.İbrahim (a.s), Nemrud’un mancınığından fırlamış ateşe doğru uçmaktadır.

ALLAH (C.C.) Hz. Cebrail'e emreder:
''Yetiş, dostumu kurtar da ateşe düşmesin''der.
Cebrail yetişir.
Hak dostunu tutar. Hz.İbrahim ise kaşlarını çatarak sorar:

''Benim bu halimden O'nun haberi var mı?''
''Evet''der, Cebrail.
Bu cevap üzerine İbrahim; ''Öyleyse çekil aradan''diye devam eder.
Dost, bir kere daha dostluk sınavını başarıyla geçmiştir.
ALLAH(C.C.)bu kez ateşe emreder:

Biz “Ey ateş! Serin ol, İbrahim’e dokunma” dedik. (Enbiya-69)
İbrahim ayağını bastığı anda ateş, bir gül bahçesine dönüşür.

Hiç yorum yok: